‘’Yaşam kalitesi ve konforu’’ günümüzde moda kavramlar arasında başı çekmektedir. Her geçen gün artan teknolojik inovasyonlar sağlık sektöründe de etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Tıbbi, teknoloji, mikro cerrahi ve görüntüleme yöntemlerinden patolojik tedavilere; bireysel terapiler ile psikolojik tedavilere kadar bir çok alanda gelişim göstermektedir.

Sanayi İnkılabı ve Fransız İhtilali’nden sonra siyasi, ekonomik, hukuk gibi disiplinlerde yaşanan değişiklik yurttaş olarak da insana bakış açısını değiştirmiştir. Tabi bu anlayış eskiçağlardan beri filozofların topluma empoze ettikleri etik değerlerle yansıtılmaya çalışılmıştır. Fransız İhtilali’ yle resmiyet kazanan insani değerlerin ön plana çıkarılması dünya toplumlarının insanın ihtiyaçlarını birinci sıraya taşımasına neden olmuştur. 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 25. Madedesi, Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar.

Bu çerçevede bireyin sağlığının korunması ve gerekli yaşam standartlarının oluşturulması en temel yaşam hakkıdır. Eşit şekilde sağlık hizmeti sunabilmek ise devletlerin görevi olarak görülmektedir. Bu hizmetler ülkeden ülkeye değişiklik gösterse de ‘‘insana değer veren ve insanı hayatın merkezine koyan ‘’bakış açısını yakalayan toplumlar daima gelişmiş ülkeler kategorisinde yer almaktadır.

Bireyin ve toplumun sağlığını koruyan, geliştiren birtakım yöntemler gerek kamu sektörü, gerekse özel sektör girişimleriyle insanlara sunulurken değişmeyen tek hedef yaşam kalitesini fiziksel ve ruhsal açıdan artırmak olmalıdır.

Beden veya zihinde meydana gelen, görev bozukluğuna yol açan anormal durumlara hastalık denmektedir. Bakım ise bir şeyin iyi durumda kalması için gösterilen özen, harcanan emek, birinin beslenme giyim gibi gereksinimlerini üstlenme ve sağlama işidir. Bu meyanda bireyin sağlının bozulmasıyla tedavi veya sonrasında iyileşme sürecinde bakıma ihtiyaç duyulur.

Hasta bakımı hastane ortamında olabileceği gibi ev ortamında da yapılabilmektedir. Kronik hastalığı olan spastik çocuklar, terminal dönemdeki hastalar, kas sistemi hastaları, rehabilitasyon sürecinde vb. durumlarda hastalar evinde olmayı tercih etmektedirler.

Evde bakım hizmetlerinin tarihsel gelişimine baktığımızda1800’ lerde ABD ‘de ortaya çıktığını görüyoruz.

Evde bakım hizmetlerinin ülkemizdeki net tanımı; 10 Mart 2005 tarihinde 25751 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ‘Evde Bakım Hizmetleri’nin Sunumu Yönetmeliği’ ne göre oluşturulmuştur. Bu yönetmelikte Evde Bakım Hizmetleri; hekimlerin önerileri doğrultusunda hasta kişilere, aileleri ile yaşadıkları ortamda, sağlık ekibi tarafından rehabilitasyon, fizyoterapi, psikolojik tedavi de dahil tıbbi gereksinimlerini karşılayacak şekilde sağlık bakımı ile sağlık hizmetlerinin sunulması şeklinde tanımlanmıştır

Evde Bakım Hizmetleri; koruyucu tedavi ve rehabilite edici bakımın sürekliliğinin etkili biçimde sağlanması gerekliliğinden hareketle tanımlanan, sağlık hizmetlerini desteklemek ve güçlendirmek amacını güden bakım sistemini tanımlamaktadır. Engelli, yaşlı, kronik hastalığı olan veya hastalık sonrası iyileşme dönemindeki bireyleri bulundukları ortamda destekleyerek, sosyal yaşama ayak uydurabilmelerini sağlamak, yaşamlarını mutlu ve huzurlu bir biçimde sürdürerek toplumla bütünleşmelerini sağlamak, bakıma gereksinim duyan bireyin aile üyeleri ve özellikle de ailedeki kadınlar üzerindeki yükünü hafifletmek için birey ve aileye sunulan psiko-sosyal, fizyolojik ve tıbbi destek hizmetleri ile sosyal hizmetleri içeren bir bakım modeli şeklinde de tanımlanabilmektedir.

Ülkemizde kadınların da çalışma hayatında yer alması ,yaşlı nüfusun artmaya başlaması,sistemik ve kronik hastalık sayısında arışlar, rehabilitasyon gereksinimleri gibi durumlar evde hasta bakım hizmetlerini ön plana çıkarmaktadır. Hasta bakım yelpazesi pediatrikten geriatrik süreçlerine kadar kapsamaktadır.

Evde hasta bakımı yarı zamanlı veya tam zamanlı olarak verilmektedir. Hasta bakımı konusunda eğitimli profesyonel sağlık çalışanları veya hastabakıcı gibi informal tarzda yetişmiş bireyler tarafından verilmektedir.

Evde bakım yalnızca tıbbı hizmetin verilmesi değil, aynı zamanda bireyin gereksinim duyabileceği kısa ve uzun süreli sosyal hizmetleri de içermektedir. Evde bakım hastanın psikolojik olarak kendini daha iyi hissetmesini sağladığından ‘Duvarsız Hastane’ olarak nitelendirilmiştir. Palyatif bakım sürecinde hastanın moralini, yaşam kalitesini artırmaya yönelik izleme ve gereksinimlerini sağlama konusunda da bakım veren aile bireylerinin de psikolojik sağlının korunması gerekmektedir. Bu anlamda bakım hizmetleri profesyonel veya bu konuda eğitimli tecrübe sahibi kişilerce verilmesi daha uygun bir yaklaşımdır.

Evde bakım hizmetleri gerek maliyet açısından gerekse hasta konforu sağlama açısından daha çok tercih edilmektedir. Giderek yaşlı nüfusun artmaya başlaması bu hizmet anlayışının da yayılmasına ve gelişmesine olanak sağlamaktadır. Bakım veren kişinin ailenin veya hastanın yanında olması hem aile bireylerine hem de hastaya güven sağlaması bakımından da önem arz etmektedir. Ayrıca evde hasta bakımı hastane enfeksiyonları riskini azaltır ve kişinin ait olduğu sosyal çevreden kopmasını engeller, hasta yakınlarına destek sağlar. Hastanın özerkliğini ve özgürlüğünü korur.